Yazar: lizacakir

  • …herkes kalbi kadar sevebilir

    İnsan, çoğu zaman sınırlarını başkalarının tutumlarında arar. Oysa sınır sandığımız şeylerin büyük bir kısmı, içimizde sessizce durur. Herkes kalbi kadar sevebilir. Sevgi, öğretilen değil; taşınabilen bir hâlidir. Kalbin kapasitesi neyse, sevgi de oraya kadar yayılır. Fazlası zorlanır, eksileni hissedilir. İnsan baktığı kadarını görebilir. Aynı manzaraya bakan iki kişi, bambaşka hikâyeler anlatır. Biri sadece yüzeyi seyreder,…

  • …bazı boşluklar doldurulmak için değildir

    Hayatında boşluk dediğin dönemlerin sessiz bir dili vardır. eksik kalmış bir cümle değil, yarım bırakılmış bir hikâye hiç değil. Bazen zaman senin için sadece durmak ister. Ne tamamlanmak ister ne de açıklanmak. Sadece durmak! Üzerlerine etiket yapıştırmadan, anlam aramadan, “burada ne olmalıydı?” diye sormadan, arayışa girmeden…durmak. Hayatımı şekillendiren en etkili deneyimlerimden öğrendiğim en kıymetli gerçek…

  • …değişim de şart değil

    Herkes değişmek zorunda değil. Bazıları sabit kalmayı, aynı soruyu her gün yeniden sormayı bir yaşam biçimi sanıyor. Oysa sorun değişmiyorsa, soruyu soran da değişmiyorsa, hatta “acaba” dedirten şey bile aynı yerde sabitleniyorsa… orada devrim beklemek fazla iyimserliktir. Sorgulatanın dahi değişmediğini düşünüyorsan, aynı duvara farklı günlerde kafa atıp “Bugün daha az acır mı?” diye umut ediyorsan,…

  • …bu bir kayıp değil

    Kanatlanıp uçan zaman dediğimiz şey, aslında saklanmamız için bize tanınmış bir süreçtir. Sayısız kez boşa harcanmış sandığımız zamanlar, hayatın bizi dinlemek için ayırdığı nitelikli bir dönemdir. Kendimizi daha rahat ifade edebilmemiz için “dur” dediği, “dinlen” diye fısıldadığı bir zaman… Bu süreci kendimizce doğru değerlendirdiğimizde, kalan zamana daha sağlıklı başlangıçlar yapabilmemizi sağlayan bir nadas hâline dönüşür.…

  • …hayattan beklentiniz ne

    Boyunuzdan büyük işlerinizden dolayı kendinize dahi anlatamadığınız, yalan dünya düzenine baş koymanın başı sanıldığı düzen için, tüm benliğinizi satsanız dahi kazanamayacağınız güzel bir anı biriktiremediğiniz her gününüz için hayıflanacağınız zaman dilimi yaklaştığında üzülmeyin! Paranızın, malınızın, servetininizin tadını çıkaracağınız zaman etrafınızda sağlıklı insanlar biriktirmeniz önemli değilmi? Kalabalıklar içinde kaybettiğiniz, tüm güzelliklerine endişe etmeden “şimdi değil” dediğiniz…

  • …özürler gereksiz, niyetler yersiz

    özürlerin gereksiz niyetlerin yersiz olduğu zamanlarda yazdığın yazılar geçici, verdiğin sözlerin yanıcı olduğunu hatırla. bugün burdan ayrı bir gökyüzüne bakmak bile güzel olabilirdi… kalbinizden süzülen her söze verebilecek kadar tatminkar yanıtlar alınabilseydi… olmasını istemediğiniz ne varsa olan hayatınıza şiddetle karşı çıkılsa dahi, güvendiğiniz tek yol, kalbinizden süzülen her duygunuzun sizi ayağa kaldırabilecek kadar güçlü olduğuna…

  • …yaşadık ve yaşayacağız

    Bazen hayatı bir yolculuk gibi görürüz; istikametini bilmediğimiz, adımlarımızı kimi zaman sağlam kimi zaman titrek attığımız bir yolculuk…Dün…Bugün…Yarın… Geçmiş, çoğu zaman cebimizde taşıdığımız buruşuk bir kağıt gibi. Kimi yeri yıpranmış, kimi yeri katlanmış, kimi yeri silinmiş. Üzerine düşürdüğümüz gözyaşlarıyla bazı noktalar bulanıklaşmış, bazı yollar ise artık görünmez olmuş. Kabul edelim: Hiçbirimizin geçmişi kusursuz değil. Ve…

  • …değerli olan, değer bilenin elinde parlar.

    Bazen kendimizi kalabalığın içinde sessizce kaybolmuş gibi hissederiz. Herkese iyi niyetle yaklaşır, içimizden gelen ışığı paylaşırız ama yine de görülmeyiz. Çünkü bazı insanlar yalnızca kendi dertlerine odaklanır; karşısındakini anlamak, ona kıymet vermek zahmetli gelir. Oysa gerçek bir değer, sadece gözle değil kalple görülür. Kıymetini bilen, seni kalabalığın içinde bile bulur. Sözünü, emeğini, varlığını fark eder.…

  • …öğrendim

    … hazmetmeden, affetmeden, affedilmeden, kafanızdaki binlerce soruya cevap bulmadan, hak ediş için direnmeden, öc almadan, nefret etmeden, nefesinden vaz geçmeden, nefsinden ödün vermeden, sahtelikle beslenmeden, yalan bir dünyada rol seçmeden, sürece direnmeden SADECE DURARAK kendi kayıplarınızla var olabileceğiniz gerçeğini kabul edemezmiydiniz? yada yaralarınız hiç bir şey yapmadan da iyileşmezmiydi? …denedim!… hem de çok denedim. Ben!…

  • …hayat

    “Hayat, bir anlama yolculuğudur ve bu yolculuğun haritası senin elinde. Kendine emek verdiğin her an, gelecekteki huzurun temel taşını döşüyorsun. Geçmiş seni şekillendirmiş olabilir ama seni sınırlayamaz. Her hata bir armağan, her başarı bir durak. Sevdiğin ve arzuladığın hayatı hak ettiğini bilerek ilerle; çünkü dünyaya getirdiğin ışık, sadece seninle parlayabilir.” lizaçakır

  • …kendi gökkuşağını çiz…

    hayat, beyaz bir tuval ile başlar. bembeyaz işlenmemiş, yazılmamış, çizilmemiş, dokunulmamış, yıpranmamış, tertemiz… her şeyin sessizliğe karıştığı, rengin suskunlaştığı bir noktaya gelene kadar tuval siyaha boyanmadıca tüm canlı renkleri yutmadıkça yolunu aydınlatan hep bir umut var aslında. Asıl yolculuk, bu iki uç arasında gizlidir hayat gökkuşağı renklariyle aydınlandığında hangi renge tutunduğuna bir bak … İnsan,…

  • …kendimi kazandım…

    En Zor Savaşının Ardından Gelen En Güzel Zafer nidasıdır “KENDİMİ KAZANDIM!”diyebilmek… Hayatta madden ve manen birçok şeyi kazanabiliriz. … Ama tüm bunların içinde belki de bazen küçük bazen büyük bedeller öderiz. Bu yolda yürümeye çalışırken çoğu zaman kendimizden kaçarız. Toplumun beklentilerine göre şekillenir, başkalarını memnun etmek için kendi isteklerimizi sustururuz. Kimi zaman olmamız gereken kişi…

  • …:) hatırla…

    lizaçakır

  • …dur!mak…

    Kendi iç sesinizi duymayı unuttuğunuz oldu mu hiç? Yada sürekli ihtiyaçlarınızı ertelediğiniz… Ruhumuzu beslemek yerine sadece görevleri tamamlamaya odaklandığınız süreçte hayat “DUR!”komutuyla sizi olduğunuz yere sabitledi mi? bu noktada, ben bunu neden daha önce göremedim dediğiniz olmadı mı ? bitmeyen yorgunluklar, isteksizlikler, huzursuzluklar, kırgınlıklar, tabiki kızgınlıklar vs vs …. en önemlisi de ertelenen onlarca olasılıklar,…

  • …bu sahnenin başrolü SENSİN

    insan kendi hayatının başrol oyuncusudur. ve hayat kaç sezon devam edeceğini bilemediğimiz bölümlerden ibaret değil mi? Dünyaya geldiğimiz anda sahne ışıkları açılır, ilk repliklerimizi veririz ve hikâyemiz başlar. Yan roller değişir, bazı karakterler gelip geçer, bazıları uzun süre bizimle kalır ama ana karakter ölmeden dizi bitmez… Kimimiz kısa bir mini dizi kadar sade ama yoğun…

  • …yolu bilmek mi, yolu gitmek mi mesele

    Hayatta hepimiz birçok şeyi bildiğimizi düşünürüz.Bunların yolları hakkında kitaplar okur, videolar izler, belki saatlerce başkalarıyla konuşuruz deneyimleriyle aydınlanırız da işin ilginç tarafı … Bilmek, tek başına hiçbir şey ifade etmez Çünkü yolu bilmekle yolu gitmek aynı şey değildir çoğu zaman…Bilmek Kolaydır da Gitmek Cesaret İster…konuşmak kolaydır da adım atmak, ilerlemek karar almak zordur aslında .…

  • …kalbiniz daha olmadı mı çelikten

    Bazı anlar vardır… Sözler, gözlerden daha keskin bir neşter gibi iner. Bir bakarsınız, beklemediğiniz bir yerden düşer bir cümle de en savunmasız yerinden saplanır yeniden… Hissedersin de kan akmaz artık saplandığı yerinden neşter çelikten madem der ben de anlamadım mı senin derdinden?… O an fark edersiniz: insanın kalbi de olmadı mı çelikten… Çocukken, düşüp dizimiz…

  • …gelseydin

    gelseydin bir gün belki kalplerimizi koyardık masaya yükümüz hafiflerdi biraz… önce uzunca bakışırdık belki arada biraz da gülüşürdük… ilk ben açardım kalbimin düğümünü “gık” çıkar mıydı bilmem…sonra belki sen başlardın… kim bilir belki iki damla gözyaşı bile düşerdi masaya ama kimse anlamamış gibi yapardı…sorsa eşlik etmek icab ederdi çünkü… Belki bir dal sigara yakılırdı ortaya…

  • …her son bir başlangıcın kıyıdır aslında

    Bazen yaşam, bizi durmaya, düşünmeye ve yeniden tazelenmeye zorlar. Kalbimizi bir nadas sürecine sokar. Binbir emekle büyüttüğün, sevgiyle yeşerttiğin bir ilişki artık gitmesi gereken yere doğru yola çıkmıştır. Çoktan…Anılar birer birer düşer zihnine. Gülümsersin… Ve gün batarken, gecenin karanlığında anılarına sımsıkı sarılırsın. Sabah hiç olmasın istersin ve kendi karanlığında elinde kalanları en kutsal emanet sayarsın…

  • … ben seni çok güzel büyüttüm çocuk

    seni çok güzel büyüttüm çocuk… Sakın korkma seni bir gün sevmezler diye, ben seni sevdim… Sakın korkma bir gün terk edilirsin diye, ben seni hiç terk etmedim… Sakın onlar gibi olmaya zorlama kendini, ben seni her halinle çok sevdim. Ben seni koşulsuz, şartsız her halinle KABUL ETTİM… bir şeyi başaramadığında gözlerinden çıkan o ateşi, kendine…

  • …eskiden menekşe severdim

    eskiden menekşe severdim, ondan önce papatya, bi ara sarı güllere aşıktım :))) şimdi düşünüyorum neden papatya, neden sarı gül ve neden MENEKŞE? sanırım buldum! papatyaları severdim çünkü çoktu papatya, kalabalıktı, her zaman vardı, her yerdedi uğraşmazdın onu bulmak için hep ordaydı ama dalından koparırsan çok dayanamaz ÇABUK SOLARDI… sonra sarı gül sevdim daha özeldi her…

  • …özür dilerim küçük kız

    yaşadığınız her ne var ise yaşarken değil de şu an sesiniz titreyerek anlatıyorsanız bilin ki bir şeyleri ya da birilerini kaybettiğiniz için üzüldüğünüzden değil, birine bu denli güvenecek kadar saf ve masum duygularınızı, uğruna çırılçıplak hesapsızca önüne sermekten bir an dahi tereddüt etmeyecek kadar güvendiğinizdendir. Neden mi? “Neden?” güvendiğiniz değil… “Nasıl?” hiç değil… ASIL MESELE……

  • …senden geriye kalanlarla yaşamayı öğrendim…

    bazen bir film izlersin ve çok etkilenirsin ömrün boyunca unutamazsın. Her bir sahnesi, her bir repliği kafanda döner durur ama bir daha seyret deseler cesaret edemezsin, o duygu selini bir daha yaşamak mı? Bir düşünürsün bir an söyle bir yoklama yaparsın ve ilk kalbinin kırık parçasını fark edersin, sonra hiç duyulmayan çığlıkların vardır orda bir…

  • …aşkı sor bir kendine

    bugün bir değişiklik yapalım… zihnimizle, kalbimizle ve bedenimizle sohbet edelim! alın şimdi bu muhteşem üçlüyü karşınıza… dikkat edin ama genelde pek anlaşamazlar bilirsiniz! malum ;)) herkes yerinde rahatsa hadi başlayalım… “bana aşkı anlat!” diyoruz önce zihnimize sonra kalbimize en son bedenimize… ( ben önce başlıyorum izninizle) “zihnimde aşk” … huzurdur bir dansı doğru adımlarla güzel…

  • …ben bir uçurtmayım

    ben bir uçurtmayım uçmaya tutkulu;ben bir uçurtmayım sevildikçe süslendiğim,unutulunca yolunu kaybeden, fark edildiğinde yine uçsuz bucaksız hayallerinde süzülen… sonra yine unutulan, vazgeçilen ve dengesini kaybedip yavaşça hayallerinden aşağıya süzülen… sessizce süzüldüğü için fark edilmeyen ve işte daha fazla direnemeden ağaçların dallarına takılan uçurtmayım ben…her dalın bedeninde açtığı çiziklere anlam veremeden,o çok sevdiği süslerini kaybetmenin kaygısıyla…

  • …sen çok güçlüsün

    Gerçekten güçlü olmak istediniz mi? Ben hiç istemedim mesela … Güçlüsün denildikçe şişen egomun altında ezilmek istemedim…Yada güçsüzlüğümü kimse görmesin diye üzerime giyindiğim o ağır “güçlüyüm” kalkanıyla yaşamak da hiç istemedim. Sırtımdaki yükle ayaklarım yalpalarken yolumdan şaşmamak için tek başıma ettiğim mücadelem hayatla değildi ki; bana hediye edilen gücümleydi aslında… NEDEN? … sen çok güçlüsün,…

  • …yüzleşme

    bazı insanlar vardır hayatınızda ve onları nerye koyacağınıza bir türlü karar vermezsin ve tam her duygunuzu nötrlemisken kendinizle savaşınız bitirmişken yine saçma bir şekilde gündem olurlar ve size kendiniz DEĞERSİZ ve HİÇ gibi hissettirirler…buna izin vermeyin… Buna izin vermemek ve sınır çizmek siziSEVGİsiz yada SADAKATsiz YAPMAZ aksine elinizde kalanlarla yeniden şekillenmenizi ruhunuzun daha çabuk şifalanmasını…

  • …ben sevdiğim için güzeldiniz

    siz gerçekten çok mu güzeldiniz yoksa ben sizi çok güzel sevdiğim için mi güzelleşmiştiniz… bir an şöyle bir durup göz ucuyla arkamda kalan onca anıya kafamı çevirdiğimde gözlerim sımsıkı kapalı tuttuğum için karanlıktı her yer. Neden mi? Gözümü açınca hoyratça bilenmiş iyi niyetlerimle nasıl kalbimin paramparça edildiği gerçeğiyle yüzleşmekten, önce küçücük kesik diyip onu bile…

  • …bazı şakalara hiç gülmedik

    …hazmediliyor…. . . . hazmetmeden, affetmeden, affedilmeden, kafanızdaki binlerce soruya cevap bulmadan, hak ediş için direnmeden, öc almadan, nefret etmeden, nefesinden vaz geçmeden, sahtelikle beslenmeden, yalan bir dünyada rol seçmeden, sürece direnmeden SADECE DURARAK kendi kayıplarımızı kabul edemezmiyiz yada yaralarımızı hiç bir şey yapmadan da iyileştiremezmiyiz… … Ben! beni ben yapan değerlerimden beslendim, kalbime de…