özürlerin gereksiz niyetlerin yersiz olduğu zamanlarda yazdığın yazılar geçici, verdiğin sözlerin yanıcı olduğunu hatırla.
bugün burdan ayrı bir gökyüzüne bakmak bile güzel olabilirdi… kalbinizden süzülen her söze verebilecek kadar tatminkar yanıtlar alınabilseydi…
olmasını istemediğiniz ne varsa olan hayatınıza şiddetle karşı çıkılsa dahi, güvendiğiniz tek yol, kalbinizden süzülen her duygunuzun sizi ayağa kaldırabilecek kadar güçlü olduğuna inandığınız gündür.
Umutmayın!
kimse unutulmaz değil unutulamaz!
ne yaptığının, ne yapamadıklarının, ne de yapmak istemediklerinin sende bıraktığı sermayeden beslenemeyecek kadar yorgun olduğunda, duvara yaslanmaktan başka çaren kalmaz. ayakta duracak kadar gücün de olmadığından, “bu da benim hatam” demek yerine “bu da benim dersim” diyip; yola devam etmek istersin ya… bazen bir umuda sarmalanmanın dahi nefes olamadığını anladığında, bu çırpınışa şahit olan her bireyin kendi kahraman rolünü parlatmak için öylesine umarsızca “daha bu ne ki “ dediğinde yutkunmanızı tavsiye ederim.
“daha bu ne ki” diyen kahraman; bu karşınızdaki can, kendi tanık olduklarına, sizin yutkunamayacağınızı düşündüğü için yorumsuz kalacaktır.
not: sayısız kez yazı yazmaya beni teşfik eden, her birini okumadığına da emin olduğum değerli sırdaşım bu hayat sınavımda, kendince rol aldığın ve “şükür” dediğin her seçiminle sınandığım için sana da teşekkür ederim.
Kahramanlara Saygılarımla
lizaçakır
