bugün bir değişiklik yapalım… zihnimizle, kalbimizle ve bedenimizle sohbet edelim!
alın şimdi bu muhteşem üçlüyü karşınıza… dikkat edin ama genelde pek anlaşamazlar bilirsiniz! malum ;)) herkes yerinde rahatsa hadi başlayalım…
“bana aşkı anlat!” diyoruz önce zihnimize sonra kalbimize en son bedenimize…
( ben önce başlıyorum izninizle)
“zihnimde aşk” …
huzurdur bir dansı doğru adımlarla güzel bir gösteriye dönüştürmektir… her bakanın hayranlıkla izlediği müthiş uyumdur… arada ayaklara basılabilir, can yanabilir, adımlar şaşabilir, partnerin uzaklaşabilir ancak kıvrak naif bir hareketle kendine döndürüp bir de yüzüne kocaman gülümseme kondurursan kimsenin fark etmeyeceği görsel bir şölendir…
“kalbimde aşk”
etrafına bakmadan, kimseyi umursamadan, yolun sonunu görmeden dört nala koşan bir kır atıdır. durmak istese dahi hızını kontrol edemeyen özgür bir kısraktır… toynakları hunharca yere her vurduğunda çıkan sesle yükselen heyecan… her vuruşta da hızlanan hızlandıkça özgürleşen rüzgarla sevişen yelelerinde hissettiği tatlı serinliktir aşk… durursa tüm bedeni yorgun düşer, acılarını hisseder bilir!…o yüzden uçsuz bucaksız yeşilliklerde toynaklarına batan taşlara, bedenine derin izler bırakan çalılara, susuz kalan bedenine inat umarsızca özgürlüğüne aşık, asla dizginlenemeyen bir kır atıdır aşk…
“bedenimde aşk”
her organın kendi bağımsızlığını ilan etmesidir… bedenin her bir zerresinde verilen savaştır… kaostur! kaosla beslenen tutkudur… tutkuyla kör olan gözdür… adrenalinin uğultusuyla sağır olan kulaktır… en önemli kararların söze gelmeden lal olmuş dilidir… bazen sessiz çığlığındır, bazen de söylediğin en saçma şarkın… terazinin dengesinin şaştığı en tatlı özverindir… kontrol edemediğin kocaman tebessümündür… dur diyip durduramadığın iraden, filene sığmayan zamansız uçuşan kelebeklerdir… yapmam dediğini yaptıran, tüm karanlığını gökkuşağına boyayan, asla göremediğin gerçekliğindir… ruhun terbiyecisidir aşk! aldığın nefese şükrettiğin, içinde bitmesini hiç istemediğin o şavaşın tatlı yorgunluğudur… bitse dahi iyiki lerle dolu bir mazidir… anlamsızlıktır… gönüllü esaret halidir aşk…
şimdi sıra sende!
tanış kendinle!
aşkın nerede?
lizaçakır
